"Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yâ rabbi!
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!"

Şairin "İslam'ın son ordusu" hitabıyla seslendiği; azimleri, sabırları ve fedakârlıklarıyla "Çanakkale geçilmez" sözünü tarihe nakşeden aziz şehitlerimizi, gazilerimizi Çanakkale Zaferi'nin 105. yıl dönümünde rahmetle, hürmetle, minnetle anıyorum.

Çanakkale Savaşı, tarihin gördüğü en kanlı savaşlardan birisidir. İstiklal ve istikbal mücadelesinde kararlığımızın adı olan Çanakkale'de kahramanlar, yedi düvele karşı henüz bitmediğini, tükenmediğini göstermiş; yenilginin zehrini mağrur ve kuvvetli düşmanlarına yudum yudum içirmiştir.

Çanakkale'de savaşan ordu, evinden, ocağından 'düşman harim-i ismetime girmesin' diyerek koşup gelen Türk'ün, Kürd'ün, Çerkes'in, Laz'ın, Arap'ın, Boşnak'ın omuz omuza savaştığı bir ordudur. Ortaya konan kahramanlıklarla yeni bir dirilişin, yeni bir şahlanışın destanının yazıldığı Çanakkale Zaferi, bu şanlı ordunun imanının zaferidir.

Çelik ve barutun; inancın, imanın ve azmin karşısında diz çöktüğü Çanakkale, "Yarabbi bize iki güzelden birisini nasip et!" diyerek ya şehit ya gazi olmak için siperlere koşan yiğitlerin inancının adıdır. Karadan ve denizden Çanakkale'yi geçmek isteyen her türlü silah, teçhizata sahip düşman orduları karşısında karnı aç, ayağı yalın, üst başı pejmürde ama göğsü iman dolu bir ordunun zaferidir. O iman olmasaydı, o birlik, o inanmışlık ve adanmışlık olmasaydı dünyanın süper gücü olan devletler karşısında varlık ortaya koymanın imkânı yoktu. O iman, genç bedenleri gök ekini biçer gibi biçen düşman ateşi karşısında bir lahza düşünmeden hücuma kaldırmış, o iman, düğüne gider gibi ölüme, şehadete koşturmuştur.

Bizler bugün bu vatan üzerinde özgürce yaşayabiliyorsak, bayrağımızı dalgalandırabiliyorsak bunu şehitlere ve onları yetiştiren analara borçluyuz. Malazgirt'ten Çanakkale'ye, Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz'a, Fırat Kalkanı'ndan, Zeytin Dalı Harekatına ve Bahar Kalkaına bugünlere bu vatan evlatlarının çelik gibi imanına ve büyük yüreklerine borçluyuz. Vatan ve şehadet dendiğinde kalpleri titreyen, yüreği kabaran evlatlarımıza borçluyuz.

Bugünün kıymetini bilmek için dünü iyi bilmek ve dün ortaya konulan mücadelenin anlamını ve büyüklüğünü iyi kavramak gerekir. Tarih boyunca bizleri esir almaya, istikbalini boğmaya çalışan her devletin karşısına iman dolu göğsümüzle karşı koyan, çok açık bir yenilgi ve hezimete uğratan, dışardan teslim alınamayacağı gibi içerden de ihanetlere boyun eğmeyecek güçte olan ülkemizde Çanakkale'nin torunları olarak istikbalimizden, özgürlüğümüzden asla taviz vermeyeceğiz. Bu inanca ve Çanakkale'deki o ruha sahip çıkmak bugün hepimizin boynunun borcudur.

Ülkemiz asırlar boyunca Çanakkale'de olduğu gibi binlerce kahramanın canları pahasına verdikleri mücadeleyle kurulmuş, korunmuş, yükseltilmiş ve bugünlere ulaşmıştır. Ülkemizin bugün verdiği mücadelenin, sergilediği kararlılığın Çanakkale'den, Kut'ül Amare'den, Dumlupınar'dan bir farkı yoktur.

Bu düşüncelerle, Çanakkale Zaferi'nin 105. Yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü'nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan emanet eden tüm şehitlerimizi, tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.

Ayfer YILDIRIM
İlçe Millî Eğitim Müdürü